Skip to main content
Rousseau… Kolektif çağrışımda akla ilk özgürlükçü özelliği ile gelen Rousseau. Rousseau ne kadar özgürdü? Herkes için özgürlüğü eşitçe istiyor muydu mesela? Rousseau kadınlar için de özgürlüğü istiyor muydu mesela? Çağdaşı ve Birinci... more
Rousseau… Kolektif çağrışımda akla ilk özgürlükçü özelliği ile gelen Rousseau. Rousseau ne kadar özgürdü? Herkes için özgürlüğü eşitçe istiyor muydu mesela? Rousseau kadınlar için de özgürlüğü istiyor muydu mesela? Çağdaşı ve Birinci Dalga Feminizmin ilk temsilcilerinden olan Mary Wollstonecraft, Rousseau’nun fikirlerine neden bu kadar tepkiliydi? Bu soruların cevabı için Rousseau’nun 1762 yılında yayımlanan Emile ya da Eğitim Üzerine eserini ve ona 30 yıl sonra en güzel antitezi yazan Mary Wollstonecraft’ın 1792 yılında yayımlanan Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi kitabını keşfedeceğiz.
Research Interests:
"Feminist olup olmadığını sorusunu hakikatin tekilde olduğunu düşünen Duns Scotus’un hakikat yorumundan yana tavır aldığını göstererek “Feminist, özcü ya da farklılıkçı değilim, Scotusçuyum” diye yanıtlıyor Kristeva. Kendisini Scotusçu... more
"Feminist olup olmadığını sorusunu hakikatin tekilde olduğunu düşünen Duns Scotus’un hakikat yorumundan yana tavır aldığını göstererek “Feminist, özcü ya da farklılıkçı değilim, Scotusçuyum” diye yanıtlıyor Kristeva. Kendisini Scotusçu olarak tanımlayışını, felsefesini ve en popüler kitaplarından olan Kadın Dehası üçlemesini tekil kadınların tekil deneyimlerine adayışını böyle izah ediyor. En popüler çalışmalarından olan “Kadınların Zamanı” makalesinde birinci ve ikinci dalga feministleri eleştiren Kristeva, farklılıkların her tekil deneyim için yeniden ele alınmasını ileri sürerek üçüncü dalga feminizmin oluşmasına da katkı sağlamış olur."
"Tolstoy’un Kreutzer Sonat’ında bu etkiyi görmek mümkün. İsmi, Beethoven’in aynı isimli eserinden mülhem romanın fikri alt yapısı Schopenhauer’ın Aşkın Metafiziği eserinden izler taşıyor. Yayınlandığı dönem büyük yankılar uyandırmış, bazı... more
"Tolstoy’un Kreutzer Sonat’ında bu etkiyi görmek mümkün. İsmi, Beethoven’in aynı isimli eserinden mülhem romanın fikri alt yapısı Schopenhauer’ın Aşkın Metafiziği eserinden izler taşıyor. Yayınlandığı dönem büyük yankılar uyandırmış, bazı ülkelerde sansüre uğramış, Çehov gibi birçok yazarın eleştirilerine uğramış kitap; en çok da Tolstoy’un eşi Sonya’da yıkıcı etkiler bırakır. Bu yıkıcı tahribatın en belirgin örneği olarak birçok kaynak, Kreutzer Sonat’tan sonra eşinin Tolstoy’a olan tüm saygısının bittiğini ve hatta kitapta yazılanlara nazire olacak şekilde evliliklerinin korkunç hikâyesinin kaleme aldığından bahseder. Sonya, yine de kitaba uygulanan sansüre razı gelmeyerek Çar’ın huzuruna çıkıp sansür engelini kaldırmasını rica eder. Kaynaklarda Kreutzer Sonat’ın pahalı ve ciltli edisyonun yeniden basım süreci bu şekilde izah ediliyor."
'Kendilik Felsefesi' mümkün mü?
Kierkegaard, Tanrı’nın kendi varlığıyla ne kast ettiğini merak ediyordu. Tanrı, onun vecizesiyle bize neyi kast etmiş olabilir peki?
"Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş" bize ne söyler?
Geçen yüzyıllar boyunca "kadın"ın tanımı değişti evet. Kadınlar geçtiğimiz iki yüzyılda haklarını yüzyıllık gecikmelerle olsa da aldılar. Peki şimdi? Kadın kimliği bugün ne durumda? Son 30 yılda LGBT ve Queer hareketle birlikte kadının da... more
Geçen yüzyıllar boyunca "kadın"ın tanımı değişti evet. Kadınlar geçtiğimiz iki yüzyılda haklarını yüzyıllık gecikmelerle olsa da aldılar. Peki şimdi? Kadın kimliği bugün ne durumda? Son 30 yılda LGBT ve Queer hareketle birlikte kadının da dâhil olduğu cinsiyet kimlikleri büyük bir dönüşüm geçirdi. Toplumca "dayatılan" her kimlik kategorisini reddeden Queer teori, bir tür kimliksizlik kimliği dayatıyor olabilir mi? Tüm bu sorular, üçüncü dalga feminizm ve LGBT hareketlerinin anlaşılması için "Queer aslında ne demek istiyor?" sorusunun iyi anlaşılması gerekiyor.
"Albert Camus felsefe için oldukça önemli bir figürdür. Felsefeye saçma ve başkaldırı olarak iki ana kavram hediye eden Camus; bu iki kavramın felsefesini yapmış, bunu yaparken de modern zamanların pratik sorunları üzerine kafa yormuş ve... more
"Albert Camus felsefe için oldukça önemli bir figürdür. Felsefeye saçma ve başkaldırı olarak iki ana kavram hediye eden Camus; bu iki kavramın felsefesini yapmış, bunu yaparken de modern zamanların pratik sorunları üzerine kafa yormuş ve çözümler geliştirmiştir. Yaşamdaki varoluşsal sorunların, ontolojik buhranların sebebi olarak gördüğü saçmayı yalnız teşhis etmekle kalmamış aynı zamanda saçmayla baş etmek için üç alternatif önermiştir: İntihar, Umut, Başkaldırı. İntihar ve umudu işlevsiz olarak gören başkaldırının felsefesini yapmıştır. Bu çalışmada Camus’nün çabası eserleri ve görüşleri üzerinde açıklanmaya çalışılmıştır. Platon, Nietsche, Kierkegaard ve ilintili olduğu filozoflarla olan ilişkisi ve etkilenimi araştırılmıştır. Onun hayatı ve felsefesi üzerinden bağlantılar kurulmaya çalışılarak “Saçma” kavramı irdelenmiştir. Nihayetinde Camus’nün felsefesini inşa ettiği bu kavramın işlevselliği üzerine analiz ve çıkarımlar açımlanmıştır."