İngilizce sözlükte "tauon" sözcüğünün anlamı

Tau lepton, tau parçacığı veya tauon olarak da bilinen tau, negatif elektrik yükü ve 1/2 lik bir spinle elektrona benzer temel bir parçacıktır. Elektron, muon ve üç nötrinoyla birlikte lepton olarak sınıflandırılır. Tüm temel parçacıklar gibi, tau da zıt şarjda karşılık gelen bir antiparticle'dir, ancak kütle ve spin eşittir, ki bu tau'nun durumunda antitau'dur. Tau parçacıkları τ-, antitau ise τ + ile gösterilir. Tau leptonların ömrü 2.9 × 10-13 s ve kütlesi 1776.82 MeV / c2'dir. Etkileşimleri elektrondakilerle çok benzer olduğundan, bir tau, elektronun daha ağır bir versiyonu olarak düşünülebilir. Tau parçacıkları daha büyük kütleleri nedeniyle elektronlar kadar strom-radyasyon ışınımı yaymazlar; dolayısıyla potansiyel olarak elektronlara kıyasla çok daha nüfuz ederler. Bununla birlikte, kısa ömrü nedeniyle, tau aralığı esasen çürüme uzunluğuna göre ayarlanır ve bu da bremsstrahlung'un farkedilmesi için çok küçüktür: nüfuz edici gücü yalnızca ultra yüksek enerjide görünür. The tau, also called the tau lepton, tau particle or tauon, is an elementary particle similar to the electron, with negative electric charge and a spin of 1⁄2. Together with the electron, the muon, and the three neutrinos, it is classified as a lepton. Like all elementary particles, the tau has a corresponding antiparticle of opposite charge but equal mass and spin, which in the tau's case is the antitau. Tau particles are denoted by τ− and the antitau by τ+. Tau leptons have a lifetime of 2.9×10−13 s and a mass of 1776.82 MeV/c2. Since their interactions are very similar to those of the electron, a tau can be thought of as a much heavier version of the electron. Because of their greater mass, tau particles do not emit as much bremsstrahlung radiation as electrons; consequently they are potentially highly penetrating, much more so than electrons. However, because of their short lifetime, the range of the tau is mainly set by their decay length, which is too small for bremsstrahlung to be noticeable: their penetrating power appears only at ultra high energy.