Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Doğu Batı
2020 •
Rene Guenon'un kutsal bilim kavramı
Tarih sahnesinde Anadolu’ya gelişiyle birlikte sınırlarını genişleten Türk milleti Osmanlının yükselişiyle daha ileri hamleler yapmış ve yüksek bir medeniyet kültürüne erişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, ekonomik, askerî vb. alanlarda elde ettiği üstünlüklerden sonra duraklama dönemine girmesi sadece çevresel anlamda sınırların daralmasına değil aynı zamanda kendini açımlayamayan, fikrî anlamda da buhran yaşayan bir “hasta adam” durumuna düşmesine sebep olmuştur. Özellikle 1600’ lü yılların sonunda aldığı yenilgiler sonucu Tanzimat Dönemine kadar olan süreçte Batı’nın üstünlüğünü kabul eden Osmanlı, Tanzimat Döneminden sonra Batı medeniyetinin dairesine girmeye çalışır. Fakat İslâm medeniyetinin telakki ettiği görüşlerle Batı medeniyetinin sunduğu görüşler dualistik bakış açılarının oluşmasına sebep olur. İşte böyle bir dönemde yetişen Mehmet Âkif aldığı İslam terbiyesi doğrultusunda fikri açılımlar yapmaya çalışan bir şair olmuştur. Bu açılımları yaparken sadece İslam terbiyesi altında yetişmek yeterli olmayacaktır. Hiş şüphesiz Osmanlının karşısında duran Batı medeniyetini yakından tanımak ve temas halinde olmak, içinde bulunulan durumu daha iyi değerlendirmek, sorunları tespit etmek ve çareler sunmak için şarttır. Mehmet Âkif Ersoy da bir yandan bir İslam âlimi olan babası Hoca Tahir Efendi’den edindiği İslam terbiyesiyle yetişirken aynı zamanda eğitimi sırasında Batı kültürünü de tanıma fırsatı bulmuştur. Rıza Filizok, Mehmet Âkif’in Batı kültürüne bakış açısını ele aldığı çalışmasında Akif’in gitmiş olduğu Avrupai bir anlayış taşıyan Halkalı Baytar mektebini, Ispartalı Hakkı Bey’den aldığı Fransızca eğitimini ve Almanya’ya gidişini batı ile temas halinde bulunduğuna örnek olarak gösterir ve Âkif’in “bu iki medeniyetten bir senteze ulaşmak fikrini benimsediğini” söyler. (Özok,1986: 54) Ancak bu iki medeniyetin bilgisine haiz olmak içinde bulunulan kaotik ortama çare olabilir. Âkif, bu senteze ulaşırken şiirlerinde öncelikle İslam coğrafyasının mevcut çehresini ortaya koyar. Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı’nın Türk milleti üzerinde açtığı büyük tahribatlar neticesinde Osmanlı İmparatorluğu yıkılmayla karşı karşıya kalmıştır. Kendini birçok alanda geliştiremeyen ve çürümeye yüz tutmuş müesseseleriyle devlet, kendisine çizilen bu yazgıyı kabul etmiş ve ilerleme yolunda atılan adımlar aksar hale gelmiştir. Savaşların getirdiği yıkımla kendini gösteren değişim ve dönüşüm süreci bir hayli sancılı olmuştur. Bu sancıyı derinden hisseden Türk milleti aynı zamanda umutsuzluk gibi bir illetle de savaşmak zorunda kalmıştır. İşte Mehmet Âkif Ersoy Safahat’ta bu umutsuzluk illetine savaş açan ve toplumu harekete geçen bir aksiyon adamı olma görevini üstlenmiştir. Umutsuzluğu yenmek için elbette öncelikle umutsuzluğun kaynağı, buna sebep olan unsurlar ve sorunları onun şiirlerinde tespit etmek, Âkif’in telkin ettiği umut düşüncesini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Ekev Akademi Dergisi
Yeni Platonculuğun Fârâbî’nin Aşk Anlayışına Etkileri”, (Neo-Platonism’s Effects To The Understanding of Love of Al-Farabi)2016 •
Although Neo-Platonism is understood as going back to Plato, it’s been a starting point for both Christian philosophy and Islamic philosophy in terms of interpreting the revelation with a philosophic language by synthesizing the thoughts of philosophers before him. With this important function the effects of Neo-Platonism’s effect on Islamic philosophers about God-universe relationship, soul’s state as an immortal and spiritual existence, happiness and salvation are also obvious. Nevertheless, Plotinus’ view of love as the source of existence and intelligence caused the development of love philosophy in Islamic thought. In fact, as a subject, which concerns that everything comes from the God and goes back to the God, love has been seen as the relation that is built by the one in the bottom with the one at the very top. The subject of love that had been systematically mentioned by Al-Farabi for the first time has an important resemblance with Plotinus’ understanding. However, there are also subjects that make Al-Farabi’s view of love original. In this article it’s aimed to evaluate the interactions and differences between Neo-Platonism’s and Al-Farabi’s understandings of love, which is based on Plotinus’ thoughts. Keywords: Plotinus, Neo-Platonism, sudur, Al-Farabi, love
ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİSİ İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ERİŞ
Journal of Turkish Research Institute
A'mâk-ı Hayal" Romanında Tasavvuf, Budizm, Hinduizm ve Zerdüştîlik Açısından Va2019 •
2018 •
İnsan ve Toplum Dergisi
Doktor Abdullah Cevdet’te Din Algısı/Understanding of Religion in Doctor Abdullah Cevdet2011 •
Selcuk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Dergisi
Tarihin Nesnesinden Kurmacanın Öznesine Şeyh Bedrettin Yahut Tarihsel Bir Kimliğin Yeniden İnşası Üzerine2011 •
Dini Araştırmalar
NİKOLAY BERDYAYEV VE SARTRE FELSEFESİNDE KİŞİLİK VE ÖZGÜRLÜK PROBLEMİ/The Problem of Personality and Freedom in the Sartre’s and N. Berdyaev’s Philosophy2016 •
2016 •
Social Science Development
SEZAİ KARAKOÇ'UN "EDEBİYAT YAZILARI"NA SİYASAL BİR YAKLAŞIM2021 •
950. yılında KUTADGU BİLİG
Kutadgu Bilig’deki Tevhid Bağlamında Tanrı Tasavvuru2019 •
SEMBOLLERDEN-ROMANA
SEMBOLLERDEN-ROMANA